ARA

14 Temmuz 2013 Pazar

Erken Çocukluk Eğitimi

Erken Çocukluk Eğitimi
Erken çocukluk eğitimi kavramı, çocuk gelişimi alanındaki ilk çalışmalarla birlikte ortaya çıkmıştır. Çocuk gelişimi konusunda ilk çalışmaları yapanlar tıp doktorları ve sosyal reformcular olmuştur.
Ortaçağ Avrupa’sında doktorlar beş yaşından küçük çocukların sağlığıyla ilgilenmeyi ebelere bırakmışlardır. Bunun nedeni, beş yaşından küçük çocuklara bir şey yapılamayacağına inanmış olmalarıdır. Ancak 18.yüzyılda bir tıp doktoru olan James Cadogon, küçük çocukların bakımsızlıktan öldüklerini belirtmiştir. Annelere yönelik çocuk temizliği, bakımı ve beslenmesi konusunda bilgiler veren çalışmalar yapmıştır.
18.yüzyılda
Avrupa’da endüstri devrimi sonucu maden ocaklarında ve fabrikalarda çalışan çocukların ürkütücü durumunu sosyal reformcular incelemişlerdir. Ashley Cooper, kız çocuklarının ve 10 yaşından küçük erkek çocuklarının maden ocaklarında çalışmalarını yasaklayan kanunun senatodan çıkmasını sağlamıştır. Jean Pestalozzi’nin 1774 yılında, kendi çocuğu üzerindeki gözlemlerine dayanarak yaptığı çalışma, çocuk gelişimi ile ilgili ilk bilimsel kayıt olarak kabul edilmektedir.
Erken Çocukluk eğitiminin gerekliliğine inanan ilk anaokulunu açan Alman Friedrich Wilhelm Froebel’dir. Froebel, 1840 yılında Almanya’da “Kindergarten” ( Çocuk Bahçesi ) adını verdiği ilk anaokulunu açmıştır. Froebel, uygulamalarında oyunu eğitimin bir öğesi olarak ele almış, öğretici oyunları çocukların yeteneklerini geliştirmede kullanılması gereken önemli araçlar olarak görmüştür.
Erken Çocukluk Eğitiminin işleyişi
Geçmişten günümüze bakıldığında, okul öncesi eğitim kurumlarını gerekli kılan nedenler ülkeden ülkeye farklılık göstermekle birlikte, pek çok ortak sebep de dikkati çekmektedir.
Bu sebepler şöyle özetlenebilir:
- Geniş aileden çekirdek aileye dönüşen aile yapısı,
- Köyden kente gelişle birlikte akraba ve yakınlarının çocuk bakımı ile ilgili desteğinin azalması,
- Kadınların artan eğitim düzeyi ve bununla birlikte evin dışında çalışma fırsatlarının artması,
- Kültürel eşitsizliklerin eğitimde fırsat eşitliğini engelleyici yönünün dengelenmesi,
- Özellikle şehirleşme ile birlikte artan sınırlı mekânlara sahip apartman tipi yaşama geçilmesi, böylece çocukların yaşıtları ile birlikte bulunmalarının ve hareket imkânlarının da büyük ölçüde sınırlanması,
- Ailelerin, çocuklarının eğitiminde bazı yetersizliklerinin bulunduğunu fark etmeleri,
- Çocuk psikologlarının araştırmalarından ortaya çıkan sağlık ve büyüme ile ilgili yeni bilgi ve fikirler,
Bugün gelişmiş veya gelişmekte olan diye nitelenen tüm ülkelerde okul öncesi eğitim, çok kere zorunlu eğitimin dışında tutulmakla birlikte, eğitim sistemlerinin en alt basamağını oluşturacak şekilde sistem içindeki yerini almış bulunmaktadır.
Erken Çocukluk Eğitiminin Amaçları
- Temeli okuma yazma ve diğer etkileşim yetenekleri olan dinleme, konuşma ve oynama aktivitelerinin gelişimini sağlama
- Çocukların duygularını ifade edebilmelerinin gelişimini sağlama
- Çocuğun kelime dağarcığını geliştirme
- Çocuğun kendileri ile ilgili olumlu duygularını geliştirme ve öğrenme becerilerini geliştirme
- Karar verme becerilerini geliştirme
- Çocuklara çevrelerindeki dünyayı algılama ve anlama fırsatları sağlama Erken çocukluk eğitiminin evrensel amaçları olarak sayılabilecek görüşler, OMEP’in (Dünya Uluslararası Okul Öncesi Eğitimi Örgütü) uzun süre başkanlığını yapan ünlü eğitimci Mialaret tarafından şöyle ifade edilmiştir:
- Toplumsal Amaçlar
• Çalışan kadınların çocuklarına bakmak
• Her çocuğa eğitim sağlamak ve onların bireysel gelişmelerine katkıda bulunmak
• Çocukların birbirleriyle ve başkalarıyla ilişki içinde bulunmasına, sosyalleşmesine çok önemli katkıda bulunmak
- Eğitici Amaçlar
• Çocuğun duyu organlarını eğitmek(renge, sese, estetiğe…)
• Çevreye olan duyarlılığını artırmak
- Gelişimsel Amaçlar
• Çocuğun doğal gelişimini temel alarak, gelişimle ilgili tecrübelerine önem vermek
Türkiye’de Okul Öncesi Eğitimin Temel Amaçları
Okul öncesi eğitimin amaçları, Milli Eğitim’in genel amaç ve temel ilkelerine uygun olarak şöyle özetlenebilir:
- Çocukların bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal yönden gelişmelerini, temel alışkanlıklar kazanmalarını sağlamak (gelişimsel amaçlar)
- Her fırsattan faydalanarak çocukların millî, manevî, ahlakî, kültürel ve insanî değerlere bağlılığının gelişmesine yardımcı olmak (eğitici ve toplumsal amaçlar)
- Atatürk, millet, vatan ve bayrak sevgisini kazandırmak (toplumsal amaçlar)
- Çocuğun benlik kavramının gelişmesine, kendini ifade etmesine, bağımsızlığını kazanmasına ve öz denetimini sağlamasına imkân tanımak (gelişimsel ve eğitici amaçlar)
- Çocukların sorumluluk yüklenmelerini, dürüst, saygılı, nazik ve düzenli olmalarını sağlamak
Okul Öncesi Eğitimi Kurumu (Anaokulu ve Kreş) 
Eğitim, doğum ile başlayıp hayat boyu devam eden bir süreçtir. Hayat boyu sürecek öğrenmenin temelleri ise ilk altı yaşta, yani erken çocukluk döneminde atılır. Bu dönemde çocuklara kaliteli bir eğitim verilmesi ve olumlu çevre şartları sunulması çocuğun fiziksel, zihinsel, duygusal, sosyal gelişimini desteklemede çok önemli rol oynar.
UNICEF, okulöncesi eğitim kurumlarını “yaşama en iyi başlangıç” yeri olarak görüyor ve çocuklar için yaşamsal önemde olan bu dönemeçte, onlara eşit haklar verilmesi gerektiğini savunuyor.
Erken çocuk eyitimi kurumlarında verilen hizmetler.
1. Öğretmen
Anaokulu seçerken dikkat edilmesi gereken en önemli kıstas öğretmendir. Okul öncesi dönemde öğretmenin önemi tartışılmaz. Okulun fiziki şartları ne kadar iyi olursa olsun, program ne kadar dikkatli hazırlanmış olursa olsun, çocuklarla bütün gün beraber olan, programı uygulayan öğretmendir. Çocukları gözleyip programı geliştirecek, çocuklara şefkatle yaklaşıp onların ihtiyaçlarını bir anne gibi karşılayacak kişi de yine öğretmendir. Kısacası okulun eğitim kalitesini belirleyen öğretmendir.
Öğretmenin Kişiliği: 0-6 yaşta anne babanın tüm ilgisine ve sevgisine sahip olan çocuk okulda öğretmenin ilgisini diğer çocuklarla paylaşmak zorunda kalır. Bu dönemde özellikle küçük yaş gurubu çocuklarının sevgiye ve şefkate muhtaçtır. Bu nedenle öğretmenin şefkatli, güler yüzlü ve sevgi dolu olması, işini severek yapması çok önemlidir.
Öğretmenin Eğitimi ve Tecrübesi: 0-6 yaş, çocukların gelişimi için kritik bir dönem ve çocukların bu dönemde gelişimlerini destekleyecek eğitimli ve tecrübeli öğretmene ihtiyaçları duyar. Öğretmen ne kadar eğitimli ve tecrübeli olursa çocukların gelişimini o kadar iyi destekleyebilir.
Öğretmenler ve Diğer Personeller Arasındaki İletişim: Okulda öğretmenlerin arasında iyi bir iletişim oluşursa, öğretmenler bir takım olarak çalışıp okuldaki çocukların gelişimi için birbirlerine destek olurlar. Sadece öğretmenler arasındaki iletişim değil, okulun bütün çalışanlarının arasındaki iletişimde de önemlidir. Herkes mutlu mutlu çalışırsa bu mutluluk çocuklara da yansır. Yaşanan sorunlar öğretmenlerin işine konsantre engel olur ve asık suratla çalışmaları çocukları olumsuz etkiler.
2. Çocuk Sayısı
Öğretmen-Çocuk Oranı: sınıfta bir öğretmene düşen çocuk sayısı okul öncesi dönemde çok önemlidir. Özellikle kreş döneminde bir öğretmene düşen çocuk sayısı 5 geçmemelidir. 3-6 yaş döneme ise bu sayı 12 geçmemeli ve sınıfta bir yardımcı öğretmen olmalıdır.
Sınıf Sayısı: Birçok anaokulu kapasitesinin üstünde öğrenci kabul ediyor ve her odayı sınıf yapıyor. Böylece çocuklara düşen metrekare alan azalıyor. Çeşitli etkinlikler için kullanılacak boş oda da kalmıyor. Çok gürültülü kalabalık bir okul çocukların gelişimini de olumsuz etkileyebiliyor. Çünkü anaokulunda çocuğunun huzurlu, sakin bir ortama ihtiyacı vardır.
3. Programın Kalitesi ve Geliştirilmesi
Kültürel ve Bireysel Farklılıklar: Okul öncesi eğitim kurumlarında uygulanan çeşitli eğitim modelleri vardır. Bu eğitim modelleri farklı kültürlerden geldikleri için bizim kültürümüzde uygulandığında problemler ortaya çıkabiliyor. Ayrıca her eğitim modeli artılara ve eksilere sahiptir. Tek bir eğitim modeli yerine her eğitim modelinin kültürümüzle ve eğitim felsefemizle uyumlu yönlerini alarak kendi kültürümüze uygun hale getirmek gerekiyor. Anaokulunda program nasıl geliştiriliyor, Programı hazırlarken bireysel farklılıklara dikkat ediliyor mu öğrenmelisiniz. Eğitim programı çocukların bireysel farklılıklarına cevap verecek şekilde düzenlenmeli. Bazı çocuklar görerek, bazıları dokunarak, bazıları ise duyarak öğreniyor. Örneğin konu meyveler ise meyve çeşitleri sınıfa getirilmeli, her çocuğun dokunması, tatması, görmesi ve özelliklerini anlatarak duyması sağlanmalı.
Branş Dersleri: Erken çocukluk yılları gelecekteki akademik başarının temellerinin atıldığı dönemdir. Okul öncesi dönemde amaç bilgiyi (sayıları, renkleri, harfleri) öğretmek değil, bilgiyi öğrenebilmesi için gerekli becerileri kazandırmaktır. Bu becerileri kazandırmak yerine bilgiyi öğreteyim diye çocuğu sıkmak, çocukluğunu doya doya yaşamasına engel olmak çok yanlıştır. Çok fazla branş derleri ve yoğun program okulöncesi çocuğu için çok ağır olabiliyor ve çocuğun gelişimi olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle daha az branş dersleri olan okullar tercih edilmeli.
Ölçme, Değerlendirme ve Geliştirme: Anaokulunun ölçme değerlendirme sistemi var mı öğrenin. Planla-Uygula-Değerlendir… Tekrar Planla-Uygula- Değerlendir… Burada bir süreklilik mevcuttur. Programı uyguladıktan sonra iş bitmiyor. Sürekli bireysel ve grup gözlemleri, öğretmenin notları incelenerek, çocukların gelişimlerine bakılarak program değerlendirilmeli. Programın eksik yönleri geliştirilmelidir. Çocuklar büyüdükçe, sınıfa yeni çocuk geldikçe grup dinamiği değişeceğinden programın etkili olabilmesi için programda değişiklikler yapılması şarttır. Ayrıca bu ölçme değerlendirme bireysel yapılmalı. Bir çocuğun gelişimini başka bir çocuğun gelişimiyle karşılaştırmak doğru olmaz. Her çocuk için bir klasör tutulmalı ve oraya çocuğun yıl içinde yaptığı faaliyetler, gözlem formları konmalı. Çocuğun gelişimi, yaptığı bu faaliyetlerle ve gözlem formlarına bakarak kendi gelişimi ve ilerlemesine göre değerlendirilmelidir. Yapılan bu değerlendirmelere göre program tekrar değiştirilmeli ve geliştirilmelidir. Bu nedenle anaokulun sistemli ölçme, değerlendirme, geliştirme sistemine sahip mi ve bu sistemli işliyor mu dikkat edin.
Pedagog Danışmanlığı: Okulun programın hazırlanmasında, ölçme değerlendirme sürecinde bir pedagogdan profesyonel destek almak çok faydalı olacaktır. Anaokulun bu hizmet için bir uzmandan ya da kurumdan destek alıyor mu öğrenmelisiniz.
Okul-Aile İşbirliği: Anaokulunda çocukların aileleriyle sıkı iletişim içinde olmak, ailelerden çocukların gelişimleriyle ve evde neler yaptığı ile ilgili bilgi almak, okuldaki gözlemleri ailelerle paylaşarak önerilerde bulunmak çocuğun gelişimini destekler. Anaokulu seçilirken aile ve okul işbirliği de değerlendirilmelidir.
4. Okulun Fiziki Şartları
Sınıflar: sınıflarda hijyen kurallarına ve temizliğe dikkat edilmeli. Mobilyalar çocukların boyunda olmalı ve mobilyaların sivri kısımları kaplanmalı. Köşeler ve oyuncaklar çocukların özgürce hareket etmelerini destekleyecek şekilde düzenlenmeli. Oyuncak ve eğitim materyalleri çocukların görebilecekleri şekilde yerleştirilmeli ve dolaplar, çekmeceler, kutular etiketlenmeli (Bir oyuncak örneği ile oyuncağın ismini yazarak). Çocukların yaş grubuna göre tehlikeli oyuncak ve materyaller sınıfta tutulmamalı (Çocukların yutabilecekleri oyuncak parçaları, kesici aletler, kimyasal maddeler). Temiz, düzenli ve ferah olmalıdır.
Bahçesi ve Spor Salonu: Çocukların enerjisini atacakları bir bahçenin ve kışın özgürce oynayacakları bir spor salonun olması çocukların fiziksel gelişimi için şart. Bahçe ve spor salonu yeterli araç gerece sahip mi dikkat edin.
Güvenlik: Bu yaşta çocuklar tehlikelere açık olduğu için okulda güvenlik önemleri tam alınmalıdır. Özellikle yangın ve depreme karşı okuldaki araç gereçler güvenli bir şekilde yerleştirilmeli ve çocuklar bu konuda eğitilmeli. Bunla birlikte oyuncak ve eğitici materyallerin güvenliğinden emin olunmalıdır. Acil durumlarda anaokulun işleyişi nasıl, güvenlik tatmin edici mi bunları da ailelerin değerlendirmesi gerekiyor.
Eğitim Araç ve Gereçleri: Okulun oyuncaklarla dolu ve rengarenk, gösterişli olması okulun kalitesini göstermez. Önemli olan her yaş gurubuna göre eğitici eğitim materyallerin bulundurulması ve bunların düzenli değiştirilmesidir. Sınıfları gezerken eğitici oyuncakların varlığına ve kalitesine dikkat etmek faydalı olacaktır.

0 yorum:

Yorum Gönder